İncir Han |
Yaz kış fark etmeden
tarihi mekanları gezmeye devam ediyoruz. Anadolu Coğrafyası bu açıdan yeterince
de zengin. İsterseniz Roma Dönemine ait eserleri, isterseniz Selçuklu
Devleti’nden kalanları isterseniz de Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait
olanları ve daha nicelerini görebilirsiniz. Sadece birazcık merak ve
çocuklarımıza yaşadığımız toprakların önemini kavratmayı öncelik edinmemiz
gerekiyor.
Unutmayalım tarih
demek gelecek demektir. Romalılardan kalanların bizim geleceğimizle ne ilgisi
var diyen varsa, yaşadığımız coğrafyanın neden önemli olduğunu araştırıp
kurulan bağlantıları izlemeleri gerekir.
Daha önce defalarca
da tekrar ettiğim gibi tarihçi değilim. Ama tarihimizi merak ediyorum. Muhteşem
Türk tarihine de hayranım. Türkler olmasa tarih yazılamazdı diyenlerdenim.
Okuduğum inceleme, araştırma, bilimsel yayınlar, romanlar ve hikayeler bunu
söylüyor.
Nisan ayında Burdur’un
Bucak ilçesinde bulunan iki Selçuklu Hanını görme şansımız oldu. Ana yola
çok yakın olan İncir Han ve Susuz Han…
İncir Han'ın kapısı |
İncir Han
Antalya-Burdur yolunun 5 km batısında, İncirdere Köyü’nde yer alıyor.
Ziyaretiniz sırasında tarihe meydan okuduğunu göreceksiniz. 1339-1340
yıllarında Keykubat Bin Keyhusrev tarafından yaptırılmış. Hanın avlu kısmı
tamamen tahrip olmasına rağmen, kışlık kısım denilen bölümü hala ayakta duruyor
durmasına da tahrip olmaya da devam ediyor. Taşların arasından incir
fidancıkları çıkmış. Tabi ki ismini bu fidancıklardan değil köyden alıyor.
Taşınmaz kültür
varlığı olarak tescil edilmiş bu esere işini bilen ellerin dokunması gerektiğini
görünce anlayacaksınız. Çünkü muhteşem bir taş kapının ardından iç kısma
geçildiğinde, çatının bazı yerlerinin yıkılmak üzere olduğunu görüyoruz. İsteyen
herkes ziyaret edebilir. Hatta sahipsiz durumda.
O yapının Selçuklu
döneminin ihtişamının şahidi olduğunu bilmeyenler tarafından duvarlarını
boyamışlar, iç kısımlarını kirletmişler, gereken değeri vermemişler. Devletimizin
kurumlarının bu yapıya sahip çıkması gerektiği ortada.
Ancak bu sahiplikten
kastımız artık restorasyon diye inşaat ustalarını teslim edilmesi değil. İşini
bilen kişilerce restorasyon son derece önemli. Bir de restorasyon elbette
yeterli değil, yaşatılması da gerekiyor.
SUSUZ KERVANSARAY
Susuz Kervansaray |
Bir diğer ziyaret
yerimiz Susuz Kervanaray. Antalya-Bucak yolu üzerine sadece 2 km. Bu
istikamette olanların mutlaka uğramalarını arzu ederim. Adını bulunduğu Susuz
Köyü’nden alıyor. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhusrev
döneminde, 1237-1246 yıllarında yapılmış. İnanın taş kapı ve kubbe muhteşem,
eğer giderseniz hayran olacağınız garanti. Kaynaklar yapılan kazı
çalışmalarında, Bizans dönemi seramik kap parçaları, 17. 18. Yüzyıllara
tarihlenen lüleler, Roma Bizans dönemine ait ağırşaklar, II. Gıyaseddin
Keyhusrev (1237-1246), II. İzzettin Keykavus ve III.
Gıyaseddin Keyhusrev dönemlerine tarihlenen bakır sikkeler bulunduğunu
söylüyor. Kazıda 3 adet Osmanlı sultanlarına ait gümüş akçe bulunması, buranın
Selçuklu döneminden sonrada kullanıldığını gösteriyor.
Avlu kısmı yok ama
çatı kısmı onarılmış, kubbesi göz kamaştırıyor. Çevresi temizlenmiş. Hanın
tanıtıcı levhası asılmış ancak bakımsızlıktan artık bir ağaca yaslayıvermişler.
Onarım sonrasında hanın içinde ışıklandırma yapılmış, ancak yapılan
ışıklandırmalar yerlerde yatıyordu.
Hanın değerini bilmeyen bazı değersizler içeriyi kirletmişler. Boş şişeler, cam
kırıkları her yerde…
Ziyaretimiz sırasında
bir çoban Susuz Han’ın bahçesinde keçi otlatıyordu. Bahçenin birçok yerinde
hayvan pislikleri vardı. Susuz Han Kapısı |
Bu tür yapılara sahip
çıkılması için restorasyon yapılmalıdır diyoruz. Yapılınca da sahip
çıkamıyoruz. Peki neden başaramıyoruz?
Bunun nedeni en basit
tabirle duyarsızlık. Basit bahaneler arkasına sığınmak. Tarihimize saygısızlık.
Bu yapıları ayakta tutmak bu kadar zor mu?
Biz elimizi kolumuz
sallayarak gittik, herhangi bir ödeme yapmadan gördük, karşılaştıklarımız
karşısında da üzüldük. Buralarda görevli istihdamı yapmak çok mu zor?
O kurum bu kurum,
onun yetkisi bunun yetkisi, biz karışamıyoruz, onların işi ve benzeri
söylemlerin hepsi boş. İstenilirse çözülür…
Bu mekanlar kendi
giderini kendisi de karşılayabilir. Örneğin Susuz Han için 2-3 kişi yeterli.
Giriş ücretini 3-5 lira yapsalar, yıl boyu elde edilen gelir bu kişilerin
masrafını karşılar. Belediyesi, Valiliği, Kaymakamlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı bir araya gelecekler ve sadece çözmek isteyecekler. Hepsi bu…
Bu binalar
masraflarını karşılamasa ne olur? Şimdiye kadar okuduğumuz, okuttuğumuz
kitapların veremediğini bu yapıların görülmesi sağlayabilir. Gelin bunu bir
düşünelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder