6 Ağustos 2019 Salı

KERVANSARAYLARA YOLUNUZ DÜŞTÜ MÜ?

İncir Han
 Yaz kış fark etmeden tarihi mekanları gezmeye devam ediyoruz. Anadolu Coğrafyası bu açıdan yeterince de zengin. İsterseniz Roma Dönemine ait eserleri, isterseniz Selçuklu Devleti’nden kalanları isterseniz de Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait olanları ve daha nicelerini görebilirsiniz. Sadece birazcık merak ve çocuklarımıza yaşadığımız toprakların önemini kavratmayı öncelik edinmemiz gerekiyor. 

  Unutmayalım tarih demek gelecek demektir. Romalılardan kalanların bizim geleceğimizle ne ilgisi var diyen varsa, yaşadığımız coğrafyanın neden önemli olduğunu araştırıp kurulan bağlantıları izlemeleri gerekir.
  Daha önce defalarca da tekrar ettiğim gibi tarihçi değilim. Ama tarihimizi merak ediyorum. Muhteşem Türk tarihine de hayranım. Türkler olmasa tarih yazılamazdı diyenlerdenim. Okuduğum inceleme, araştırma, bilimsel yayınlar, romanlar ve hikayeler bunu söylüyor.
  Nisan ayında Burdur’un Bucak ilçesinde bulunan iki Selçuklu Hanını görme şansımız oldu. Ana yola çok yakın olan İncir Han ve Susuz Han…
İncir Han'ın kapısı
   İncir Han Antalya-Burdur yolunun 5 km batısında, İncirdere Köyü’nde yer alıyor. Ziyaretiniz sırasında tarihe meydan okuduğunu göreceksiniz. 1339-1340 yıllarında Keykubat Bin Keyhusrev tarafından yaptırılmış. Hanın avlu kısmı tamamen tahrip olmasına rağmen, kışlık kısım denilen bölümü hala ayakta duruyor durmasına da tahrip olmaya da devam ediyor. Taşların arasından incir fidancıkları çıkmış. Tabi ki ismini bu fidancıklardan değil köyden alıyor.

  Taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiş bu esere işini bilen ellerin dokunması gerektiğini görünce anlayacaksınız. Çünkü muhteşem bir taş kapının ardından iç kısma geçildiğinde, çatının bazı yerlerinin yıkılmak üzere olduğunu görüyoruz. İsteyen herkes ziyaret edebilir. Hatta sahipsiz durumda.
  O yapının Selçuklu döneminin ihtişamının şahidi olduğunu bilmeyenler tarafından duvarlarını boyamışlar, iç kısımlarını kirletmişler, gereken değeri vermemişler. Devletimizin kurumlarının bu yapıya sahip çıkması gerektiği ortada.
  Ancak bu sahiplikten kastımız artık restorasyon diye inşaat ustalarını teslim edilmesi değil. İşini bilen kişilerce restorasyon son derece önemli. Bir de restorasyon elbette yeterli değil, yaşatılması da gerekiyor. 
SUSUZ KERVANSARAY
Susuz Kervansaray
   Bir diğer ziyaret yerimiz Susuz Kervanaray. Antalya-Bucak yolu üzerine sadece 2 km. Bu istikamette olanların mutlaka uğramalarını arzu ederim. Adını bulunduğu Susuz Köyü’nden alıyor. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhusrev döneminde, 1237-1246 yıllarında yapılmış. İnanın taş kapı ve kubbe muhteşem, eğer giderseniz hayran olacağınız garanti. Kaynaklar yapılan kazı çalışmalarında, Bizans dönemi seramik kap parçaları, 17. 18. Yüzyıllara tarihlenen lüleler, Roma Bizans dönemine ait ağırşaklar, II. Gıyaseddin Keyhusrev (1237-1246), II. İzzettin Keykavus ve III. Gıyaseddin Keyhusrev dönemlerine tarihlenen bakır sikkeler bulunduğunu söylüyor. Kazıda 3 adet Osmanlı sultanlarına ait gümüş akçe bulunması, buranın Selçuklu döneminden sonrada kullanıldığını gösteriyor.

  Avlu kısmı yok ama çatı kısmı onarılmış, kubbesi göz kamaştırıyor. Çevresi temizlenmiş. Hanın tanıtıcı levhası asılmış ancak bakımsızlıktan artık bir ağaca yaslayıvermişler. Onarım sonrasında hanın içinde ışıklandırma yapılmış, ancak yapılan ışıklandırmalar yerlerde yatıyordu. Hanın değerini bilmeyen bazı değersizler içeriyi kirletmişler. Boş şişeler, cam kırıkları her yerde…
Susuz Han Kapısı
   Ziyaretimiz sırasında bir çoban Susuz Han’ın bahçesinde keçi otlatıyordu. Bahçenin birçok yerinde hayvan pislikleri vardı.

  Bu tür yapılara sahip çıkılması için restorasyon yapılmalıdır diyoruz. Yapılınca da sahip çıkamıyoruz. Peki neden başaramıyoruz?
  Bunun nedeni en basit tabirle duyarsızlık. Basit bahaneler arkasına sığınmak. Tarihimize saygısızlık. Bu yapıları ayakta tutmak bu kadar zor mu?

  Biz elimizi kolumuz sallayarak gittik, herhangi bir ödeme yapmadan gördük, karşılaştıklarımız karşısında da üzüldük. Buralarda görevli istihdamı yapmak çok mu zor?
  O kurum bu kurum, onun yetkisi bunun yetkisi, biz karışamıyoruz, onların işi ve benzeri söylemlerin hepsi boş. İstenilirse çözülür…
  Bu mekanlar kendi giderini kendisi de karşılayabilir. Örneğin Susuz Han için 2-3 kişi yeterli. Giriş ücretini 3-5 lira yapsalar, yıl boyu elde edilen gelir bu kişilerin masrafını karşılar. Belediyesi, Valiliği, Kaymakamlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı bir araya gelecekler ve sadece çözmek isteyecekler. Hepsi bu…
  Bu binalar masraflarını karşılamasa ne olur? Şimdiye kadar okuduğumuz, okuttuğumuz kitapların veremediğini bu yapıların görülmesi sağlayabilir. Gelin bunu bir düşünelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder