20 Ağustos 2012 Pazartesi

BAYRAM, BAYRAM GİBİ YAŞANMALI...

19 Temmuz’dan 19 Ağustos’a kadar, yazın olanca sıcağına ve kişiden kişiye değişen onca meşgalelere rağmen, Ramazan Bayramına çıkanların bayramı mübarek olsun.
Ramazan ayından bihaber, hatta karşımızda kül tablası gibi duranların, çayını, kolasını içenlerin, yemeklerini yiyenlerin de Ramazan Bayramı mübarek olsun.
Kimseye gönül koymaya, neden karşımda bu haldeydin demeye lüzum bırakmayan bir Bayramdayız.
Bayram küslükleri bırakma, yani barışma günleridir. Hoşgörünün, mütevaziliğin, bilhassa çocukları sevindirmenin doruklara çıktığı günlerdir.
Bayram, bayram gibi olmalı, bunun olması da insanların insan olmasına bağlıdır. İnsan insan olma fıtratın uzaklaşmadıkça “bütün dini bayramlar, bayram gibi” yaşanır. Yaşanmalı da…

Sahur yerine sabahın ilk ışıklarından önce, bir cami avlusuna ulaştığımızda bayramın ne hallere doğru gitmekte olduğunun göstergeleriyle de karşılaşmıyor değiliz.
Vaaz dinlemeyi yüksünüp, namazdan hemen önce teşrif etmek böyle bir şey olmalıdır.
Camiye gelenlerin dinlemekten ziyade, kılsak da gitsek modu, böyle bir şey olmalıdır.
Ya imamın namazdan hemen önce müezzinlik yapacak biri var mı diye sorması ve bu soruna cevap alamaması?
Bayramın Bayram gibi olduğunun mu, olmadığının mı göstergesidir?
Önceden hazırlanmamış bir imama ne dersiniz?
Peki, eski yıllarda müezzinlik yapacak kadar bilgi sahibi olanların, artık olmamasına ne demeli?
Değişik cemaatlere gönül vermişlerin devletin camisinden başka yerlere gitmesi midir, Bayramın Bayram olması?
Ya vaazda üstüne basarak belirtilen namazdan sonra bayramlaşalım, hemen gitmeyelim denmesine rağmen, neredeyse koşar adımlarla, kaçarcasına uzaklaşmak mıdır Bayram?
Ya bunların hiçbirini tercih etmeyip otel, motel, hotel, yurt dışı garipliğine ne demeli?


Bayramlar ibadet günleridir aynı zamanda. Büyükleri ziyaret etmek, ellerinden öpmek, komşuları, akrabaları ziyaret ederek dostlukların perçinlenmesi ibadetin parçalarındandır.
İki satır mesaj yazmak yerine ve öylesine bayram tebriki sunmak yerine, neden adabınca yapılmasın ki?
Bayram’ın Bayram gibi yaşanmasının emareleri anlayana yukarıda vardır.
BAYRAMLAR BAYRAM GİBİ YAŞANMADIKÇA İNSANLIK GELİŞMİŞLİKTEN NASİPLENMİŞ OLAMAZ…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder