10 Temmuz 2014 Perşembe

KETENCİ ÖMER PAŞA CAMİSİ’NİN NEREDE ve NASIL OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?

     Antalya’nın Batı kesiminde ve Antalya’nın merkezine yaklaşık 115 km uzaklıkta bulunan Elmalı; tarihi, kültürü ve manevi açıdan önemli yerlerden birisidir. Elmalı’ya giden, burası hakkında önceden bilgi edinen, gelip gittikten sonra bir daha gelenler, mutlaka Ketenci Ömer Paşa Camisi’ni görmek isterler.
 
    Neden mi?
    Çünkü bu camide namaz kılanlar akustiğine hayran olurlar. Mikrofon olmadan hemen her yerden imamın sesi duyulur ve huzur içinde namaz kılınır. İçerisindeki tarihi doku görenleri etkiler. Bahçesinde eski dönemlerde eğitim verilen bölümler de vardır. Aslında burası 17.Yüzyıla ait bir külliyedir.
    Bahçenin tam ortasında yıllara meydan okuyan çınar ağacı, yaz aylarında gölgesinde cemaatini ağırlar. Hatta rivayet edilir ki, külliyenin ortasındaki koca çınarın fidanını da Saraybosna’dan getirmiştir. Osmanlı Dönemi mimarisi sistemi bulunmaktadır. Tek kubbeli ve direksiz cami örneklerinin en geliştirilmişidir.
     Öncelikle Ömer Paşa kimdir, buna kısaca bir bakalım: Mehmet Süreyya Bey’in verdiği bilgiye göre Ömer Paşa Manavgatlı olup, kapı ağalığından Çavuşbaşılığa yükselmiş, daha sonra beylerbeyi olmuştur. 1603-1604 yılları arasında Diyarbekir Valiliği’ne gönderilmiş, 1623 Trablusgarp Beylerbeyliği’nin ardından önce Batum-Trabzon, daha sonra Karaman ve Maraş Beylerbeyliği’ne tayin edilmiş, İran’a ve Abaza Mehmet Paşa üzerine yapılan seferlere katılmıştır(1628-1629).
     Mimar Sinan ekolünün bir şaheseri diyebileceğimiz Cami’nin giriş kapısı üzerindeki aşağıdaki kitabeden öğrendiklerimiz aynen şöyledir: Yukarıda bilgilerini verdiğimiz Ketenci Ömer Paşa, Manavgatlı olup, 1.Viyana Savaşı’na girmiştir ve Saray-Bosna Fatihi olduktan sonra aldığı ganimetleri 1610 yılında caminin yapımında kullanmıştır. Evet, bir Osmanlı Paşası ganimetleri kendisi için değil cami için harcıyor.
 
     Cami hakkında bazı bilgiler aktarmaya devam edelim. Caminin üzeri tek kubbeyle örtülü olup, kare şekline uyan planıyla tamamen kesme taştan yapılmıştır. Taç kapı yay biçiminde büyük sivri kemerlidir ve üstünde altı satır halindeki kitabe bulunmaktadır. Cephe kısımlarında altta iki sıra dörder, üst kısımda ikişer olmak üzere pencereler açılmıştır.
     Camide çini işlemeleri de bulunmaktadır. Pencereleri içerden ve dışardan süsleyen alınlıkların üzerinde bulunan çiniler, İznik fırınlarının son eserleri kabul edilir. Bunların üzerlerinde de değişik ayetler yazılı durumdadır. Yapılan eserlerde hattat kim sorusu gelebilir akla. Çinilerin birisinin altında “el-fakir Resmi Mustafa ” imzası görülmektedir. Her pencere için ayrı ayrı hazırlanan bu panolar XVII. Yüzyılın başlarında İznik’ten getirilmesine bakılırsa, Ömer Paşa’nın bu değerli esere verdiği önemi ortaya çıkarmaktadır. Caminin kubbesi kurşundan yapılmıştır. İç kısım ve kubbe zengin kalem işi nakışlarla kaplıdır.
     Ömer Paşa Camisi’nin minaresi Evliya Çelebi’nin övdüğü bir minaredir. Evliya Çelebi 1671’de hacca gitmek için Güney Anadolu seyahatinde Elmalı’ya uğruyor ve Elmalı Kasabası’nı oldukça etraflı şekilde anlatıyor. Camiyi Ketenci Ömer Paşa Camii diye anıp, göz alıcı iç süslemesini kısaca tarif ettikten sonra, mimarisinden bahsederken, onu İstanbul Eyüp Sultan’daki Zal Mahmut Paşa Camii’ne benzetiyor.
     Zaman içerisinde yıpranan bu güzel camimiz ilk defa XIX. Yüzyıl sonlarında, daha sonra da 1938-1942 yılları arasında restore edilmiştir. Minarenin üzerine 1929 yılında yıldırım düşmüş, yarı kısım hasar görmüş, aslına uygun şekilde yeninden tekrar onarılmıştır. Yıldırım düştüğünde minare yıkılırken, arka kısımdaki cemaat yeri hasar görmüş, uzun süre virane şekilde öylece durmak durumunda kalmıştır. Tarihimizin değerli şahsiyetlerinden birisi olan Mareşal Fevzi Çakmak Paşa, Elmalı’ya teşrifleri sırasında bu hali görmüş ve hemen el atarak restore ettirmiştir.
     Biraz da caminin etrafından, misafir halde ebedi istiratgâhında olanlardan bahsedelim. Güneydoğu duvarına bitişik durumda bir türbe bulunuyor. Burada Ömer Paşa değil, onun şeyhi Ahi Baba yatmaktadır.
      Peki, Ömer Paşa’nın mezarı nerede?
     Kaynaklara göre Elmalı’dan sonra Trabzon Valiliği yapmak üzere ayrılan Paşa, Trabzon’dan sonra gittiği Güneydoğu vilayetlerinden birinde vefat ettiği bildirilmektedir. Zengin ve henüz değeri anlaşılamamış Elmalı Kütüphanesi’ndeki kaynaklara göre ve cami kitabesinde yazan “Ahi Baba’nın türbesinde hizmet edene yevmiye bir dirhem.” bilgisinden bu türbenin Ahi Baba’ya ait olduğu kesinleşmiştir.
     Osmanlı’da Cami olur da Medrese olmaz mı? Caminin karşısında “U” biçiminde bulunan medrese uzun süre harap durumda kalmış, ancak yakın tarihlerde Vakıflar İdaresi tarafından restore edilmiştir.
 
      Ketenci Ömer Paşa Camisi’nin yapılışıyla ilgili Elmalı’da hâlâ anlatılan bir rivayet vardır. Usta işe başlarken temeli kazıp başlangıç yapıyor ve bir kazık çakıyor. Daha sonra ortadan kayboluyor. Uzun süre gelmeyince halk kızıyor ve bitirmeden kaçtı diyor. Usta bir zaman çıkıp geliyor, halkın hışmına uğrayıp hırpalanmak üzere iken açıklama yapmak durumunda kalıyor. Çaktığı kazığı ve zemindeki oturmayı gösteriyor. Eğer bunu beklemeden yapsaydık, bu cami yıkılırdı diyor. 400 yılı aşkındır zamana meydan okuyan bu camiyi görünce ustaya hak vermemek mümkün değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder