18 Temmuz 2015 Cumartesi

ATA BEYİT VE BALASAGUN’DA TARİHİ YAŞAMAK

Ata yurtlarından edinilen notları paylaşmaya devam ederken bir öneriyi yenilemeden geçemeyeceğim: Eski yurtlarımızı keşfe çıktığınız zaman mutlaka bir bilen ile yol almalısınız. Yolculuk öncesi önerim ise tarihin derinliklerine kısa bir göz atmanız. Ne nedir? Nerededir? Ne zaman hangi olaylar yaşanmıştır? Ve elbette hangi Türk hükümranlığı zamanındadır? Ön bilgi olmazsa olmazlar arasında yer almalıdır. Bir de bu tür gezilere çıkarken bir ekip halindeyseniz TÜRK’e saygı gösteren kişilerden olması oldukça önemlidir.
Manas Heykeli
Kırgızistan’ı keşfetmek istiyorsanız diğer şehirlerine göre ulaşmanın daha kolay olduğu Bişkek ve çevresi ile başlamanızı tavsiye ederim.
Bişkek, Ruslar döneminde 1878 yılında, Bolşevik askeri önderleri Mihail Frunze tarafından kurulmuş bir şehirdir. Hâlâ ayakta bulunan Rus binaları bulunmaktadır. Binalardaki mimari, tipik Rus özellikleri taşımaktadır. Bunlar estetik yapıdan ziyade sağlamlığa önem verilmiş yapılar.
Bişkek sokaklarındaki yolların her iki kıyısında da ağaçlar var ve bu ağaçların hemen dibinde arıklar bulunuyor. Bişkek sokaklarında dolaşırken kaldırımları satan otoparkçılar, tabi bunun da mafyacılığını yapan kimselere rastlamadım. Başkent Bişkek içerisinde büyüklü küçüklü park alanları ve meydanlar var. Gidenler buraları gezmeyi ihmal etmesinler.
Ala-Too meydanında 24 saat nöbet tutuluyor ve değişik kutlamalara ev sahipliği yapıyormuş. Çok yüksek bir MANAS Heykeli de yerleştirilmiş. Bu meydan 50 binden fazla kişiyi alabilirken, önemli tarihlerde yapılan anma gösterileri bu meydanda gerçekleştiriliyormuş…
Şehir içindeki 20 yeşil park arasında birisi de bizden bir isim taşıyor. Mustafa Kemal Atatürk Parkı…
Bişkek üniversite şehri de sayılabilir. Çünkü 18 üniversite, 20 enstitüsü ve 9 akademi faaliyette. Yükseköğrenim kurumları başkentin merkezi ilçelerinde yer alıyor. Şehirde iki tane de Türk üniversitesi var. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi ve Atatürk Ala Too Üniversitesi…
Bişkek’te son yıllarda Türk müteahhitlerin yaptığı binalar yükseliyor. Beta Stores ismini taşıyan alış veriş merkezi ilk süper market. Vefa Alış Veriş Merkezi ise Türkiye’den gidenlerin en fazla uğradıkları yerlerden birisi.
Ata Beyit Anıt Mezarlığı
Bişkek’te gidilmesi gereken en önemli yerlerden birisi de Ata-Beyit: Baba Mezarı’dır. Şehrin biraz dışında bulunan ve Cengiz Aytmatov’un anıt mezarının da bulunduğu bu alana yapılan ziyaret, insanı biraz duygulandırıyor.
Ata-Beyit’in ziyaret edilmesi sırasında eşlik eden ve burası hakkında önemli bilgiler aktaran Kırgızistan-Manas Üniversitesi Öğretim Üyesi Sayın Cengiz BUYAR Hoca’ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Onun verdiği bilgilere göre:
Stalin Döneminde her ülkede ulusal, milli değerlerini ön plana çıkarmaya başlayan elit kesim oluşmaya başlıyor. Haliyle Stalin’de de bu elit kesimler kendi milli devletlerini kuracaklar ve kontrol edemeyeceğiz endişesi oluşuyor. Süreç Moskova’ya bağlı olmadan işlerken Stalin, yeni yapılanmanın Sosyalist-Komünist anlayışla bağımsız devletlere doğru gittiğini görünce hemen kendince tedbir almaya çalışıyor. Ülke genelinde Türk devletlerindeki bu kişileri 3 kişiden oluşan mahkemelerde yargılamaya başlıyorlar. Tabi bu kişileri önceden KGB tespit ediyor. Her şeye bu mahkemeler karar veriyor. Milli değerleri ön plana çıkarmaya çalışan aydınların hepsini bir gecede sorguya çağırttırıyorlar. Topladıkları bu aydınları Moskova’ya götürüyorlar ve yargıladıktan sonra hepsine idam kararı veriyorlar. Daha sonra bu aydınları ülkelerine geri götürüyorlar ve kafalarına kurşun sıkarak idam ediyorlar.
Bişkek’e kamyonlarla getirilen aydınları eski kerpiç dökülen bir yere (Ata-Beyit anıt mezarlığının yakınında bir yer) boşaltıyorlar. O dönemde bu insanların nereye gittiği, ne olduğu, nereye gömüldüğü konusunda kimsenin bilgisi bulunmuyor. Moskova’ya götürülenler arasında Cengiz Aytmatov’un babası Törekul Aytmatov da yer alıyor.
Fakat kimsenin görmediği düşünülürken, öldürülen bu insanların bu yere gömüldüğünü aşağı köyden bir bekçi görüyor ve kimse de fark etmiyor. Bu kişi o dönem kızını çağırıyor ve ona “ben bu olayı şimdi kimseye anlatamam, sen ortam uygun olduğu zaman bunu anlat” diyor. 1989 yılında Sovyetler dağılmaya başladığında bu bekçinin kızı o dönemde Bişkek’te KGB’nin başında bulunan Kırgız olan kişiye gidiyor ve bu olayı anlatıyor. Kış koşullarının hâkim olduğu o zaman bir şey yapılamıyor. 1991 yılında kazı yapılarak gömülen cesetler çıkarılıp DNA testleri yapılıyor. Ata-Beyit ismi verilen bu yere, çıkarılan o cesetler gömülüyor. Cumhurbaşkanı Atabey tarafından burası anıt mezarlık kompleksi haline getiriliyor. Ata-Beyit ismini ise Cengiz Aytmatov veriyor. Vefat ettikten sonra Cengiz Aytmatov’un mezarı da buraya naklediliyor.
Bu anıt mezarlıkta, Kırgızistan’da gerçekleştirmeye çalışılan ayaklanmalarda öldürülen Kırgız Türklerinin mezarları da bulunuyor. Bişkek’e yolu düşenlerin görmeleri gereken yerlerden biri olarak altını çizmek istiyorum.
Bişkek Merkez Camii
 
Bişkek şehri içerisinde ve çevresinde, ibadetlerini yapmak isteyen Müslümanlar için bol miktarda mescit ve cami bulunuyor. Bu sevindirici durum Komünist sistem sona erdikten sonra gerçekleşiyor. Avrupa ülkelerine gidildiğinde, mutlaka tarihi kliseler ne durumda, nasıl ibadet yapılıyor diye ziyaret ediliyor. Bişkek’te de Merkezde büyük bir cami var. Komünist sistemin baskısı nedeniyle tarihi çok eski bir cami olmasa da vakit namazlarında dolup taşan bir cami. Kırgız kardeşlerimizin bizden farkı olmadığını görebileceğimiz yerlerden birisi de camiler.
 
Bişkek içerisinde hediyelik eşya almak isterseniz de Oş pazarına uğramalısınız. Değişik Kırgızistan hatıralarından alabilirsiniz. Kalitesine göre güzel hediyeler var, öneririm. 
BALASAGUN’DA MÜSLÜMANLIĞA ATILAN İLK ADIMLAR  
Bişkek turu tamamlandıktan sonra, yönümüzü, tarih kitaplarında okuduğumuz, hatta o dönemlerde gözünüzün önünde canlandırma fırsatı bile bulamadığımız Balasagun’a çevirebilirsiniz. Yeni bir gün yeni bir başlangıç diyerek çıkılan yol boyunca, ovalar içerisinde ilerlerken, toprağında çalışan köylüleri görüyorsunuz. Türk atlıları savaş hazırlıklarını, avlarını bu topraklar üzerinde gerçekleştirmiş olmalılar! Balasagun’a doğru hızla yol alırken ve atları da görmüşken doludizgin atlarını mahmuzlayan askerlerin gözünüzde canlanmaması mümkün değil.
Burana
Nihayet Balasagun’a ulaştığınızda önünde küçük bir derecik bulunan bir köprünün yanı başına geliyorsunuz. Beklediğiniz ihtişamlı bir eski kent kalıntısı yerine sadece “Burana” adı verilen bir kule ile karşılaşıyorsunuz. Bir de “Balballar”… Yani mezar taşları ile… Ancak kesinlikle görülmeli, tarihin bir dönemine hükmeden Türkler’in yurdunu görmelisiniz.
Balbal-Mezar Taşı
Tarih notlarına göre Balasagun Türk tarihinin unutulmaz başkentlerinden biridir. İpek Yolu üzerinde bulunmuş ve tarihin en etkili ve önemli başkentleri arasında yer alır. Hangi Türk Devletinin başkenti sualini duyar gibiyim. İlk Türk-İslam Devleti olan Karahanlılar…
Tarihçiler derki Türklerin İpek Yolu’nun tek sahibi olduğu dönemde, 9. Yüzyılda kurulan Karahanlılar’ın başkenti olan Balasagun’un, kuruluşundan yıkılışına kadar ilginç bir tarihi vardır. Aslında bu tarihi geçmişe, o dönem itibariyle çok da uzağa götürmeden göz atmak gerekiyor. Şöyleki:
Karahanlılar’ın ataları Karluklar’dır. Varlıklarını 766-1255 yılları arasında sürdürmüşlerdir. İslamiyet’in Batı Türkistan’a gelmesini engelleyen Türkişleri Balasagun’da Karluklar yenmişlerdir. 751 yılında yapılan meşhur Talas Savaşı’na kadar burada Karluk Hanlığını kurmuşlardır. Yağma, Çiğil, Toxsi Türklerinden sonra Karahanlı Devleti kurulmuştur. KARAHANLILAR, İSLAMİYETİ KABUL EDEN İLK TÜRK DEVLETİ OLMA ÖZELLİĞİNİ GÖSTERİR.
Divan-ı Lugat-it Türk’de Karluk halkı için göçebe Türklerden bir bölük adıdır. Oğuzlardan ayrıdırlar, fakat Oğuzlar gibi Türkmenlerdir deniliyor. İlerleyen zamanlarda da Balasagun Çin’den gelen Kara Hıtayların başkenti olmuştur. Moğol istilasının olduğu 1215 yılında da ele geçirilmiştir. Moğollar’ın Gobalılık, Güzelkent adını verdikleri Balasagun, İpekyolu güzergâhı değişince iyice küçülerek 17.yy da terk edilmiştir.
Balasagun'un Eski Hali
Arkeologlara göre aslında Balasagun resimde görüldüğü gibi bir kervansaray şeklinde imiş. Ancak bu bölgedeki yapılaşma yığma kerpiçten yapıldığından, Antik kentler yığın halinde yıkılmış vaziyettedir. Balasagun’da geriye kalan en sağlam yapı Burana adı verilen kuledir. Burana ismi Arapça’dan minare isminden gelir. Bu kule, bu bölgeden geçenler için bir işaret olmuş. Balasagun’a doğru, doğru yolda gidildiğine işaret imiş. Orijinal yüksekliği 40 m kadar, ancak meydana gelen bir depremden sonra üst kısmı yıkılmış, geriye 25 m kadar bir kısım kalmış. Hem minare hem de gözetleme kulesi olarak kullanılmış.
O dönemler canlandırmaya çalışılsa İlk Türk Müslümanların yaşamını merak etmez misiniz?
Burana’nın hemen yakınında ise Karahanlıların mezarlarını gösteren Balballar, mezar taşları bulunuyor. Bu bölge bilim ve sanatın gelişmesinde oldukça önemli rol oynamış. Örneğin, Karluk Türkleri İslam Medeniyetine Çinlilerden aldıkları kâğıt üretimi, ahşap, matbaa ve pusulayı tanıtmışlar. O dönemki Araplar bunları Türklerden öğrenmişler. Başka bir ifadeyle de batı uygarlığına nakli Karluklar sayesinde olmuş. Devlet ve ordu geleneğini yine ilk düzenleyenlerden olmuşlar. Osmanlıdaki Timar sistemini ilk uygulayanlar Karahanlılar. Aş evleri, hastaneleri ilk yapanlar olurken, Arapça ve Farsça’nın etkisinden uzak bir kültür iklimi geliştirmeyi başarmışlar.
Tarihi kaynaklardan yararlanılınca görülecek ki Türkçe’nin ilk resmi dil olarak kullanımı Balasagun’da olmuş ve Uygur alfabesini kabul etmişler. Bu coğrafyada Kutadgu Bilig (Mutluluk veren bilgi)’in yazarı Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut gibi çok değerli araştırmacı ve düşünürler yetişmiş.
Balasagun’un tarih açısından önemine tarihçi olmadığım için daha da fazla girmenin manası bulunmuyor. Ancak Balasagun günümüzde açık hava müzesi durumundadır.
Gönül diyor ki resimde görüldüğü şekilde eski Balasagun tarihi dokuya göre restore edilse, toprak altında kalanlar gün yüzüne çıkarılsa. İslamiyet’i Türklerle buluşturan bu açık hava müzesi daha intizamlı olsa. Küçük, dar ve güvensiz bir müze görünümündeki küçük kulübe daha büyük ve daha zengin hale getirilse.
Balasagun'dan Çıkarılmış Türklere Ait Kalıntılar
Küçük müzede sergilenen o dönem kullanılan askerlerin zırhları, bıçakları, ok uçları, değişik savaş malzemeleri, topraktan altından çıkarılan tarihin o dönemine ışık tutan diğer kalıntıların Antik dönem Roma kalıntılarından farksız. Ya da diğer tarihi kalıntılara verilen önem Türklere ait olanlarına da verilmelidir.
Biliyoruz ki TİKA Türklerin geçtikleri yerlerdeki bazı hatıraları canlandırmaya çalışıyorlar. Bu ilginin artarak belli plan dâhilinde devam etmesi gerekiyor. Balasagun’daki bu müze ve toprak altındaki kalıntı bunlardan sadece birisidir.  
Not: Ahmet Yeşiltepe’nin Zaman Yolcusu Türklerin İzinde Programı’nın Balasagun kısmından yararlanılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder