5 Mayıs 2012 Cumartesi

Aksaklıklar sadece bizde değil, Avrupa’nın en güzel yerlerinde bile var (Viyana çıkarımları IV)

Bir süredir bu blog aracılığıyla “Viyana Çıkarımları” adıyla bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Maksadım görmemişin şeyi olmuş mantığı değil. Gördüğümüz güzellikleri veya olumsuzlukları paylaşmak gerektiği düşüncesindeyim. Sebep de özellikle Avrupa’ya ne kadar değer vermemiz gerektiğini ortaya koymak. Örnek alınması gerekenleri almak, örnek diye alıp bize uygulamaya çalıştıklarımızın da yanlışlığını saptamak.


Örneğin, Boğaziçi köprüsü de dâhil olmak üzere birçok yapılmış hizmet araçlarımızın bakımsızlığından dem vuruluyor. Haklı değiller mi? Elbette haklılar… Bunun, zaman içinde yıpranacağı da düşünülerek, kimsenin hayatını riske atmadan zamanında bakımlarının yapılması gerekir.

Size işte bu noktada Viyana’dan örnek vermek isterim. Viya’na da metro ulaşımı çok yaygın ve çok kullanışlı. Uban 1 diye isimlendirilen hat ise korkutucu, en azından benim için. Özellikle belli yerlerde çok fazla sallanıyor. Sarsıntı yapıyor. O hızla bu sarsıntı tehlikeli. Diğer hatlarda olmayıp bunda var olduğuna göre, demekki bakım zamanı gelmiş. Yetkililer de belki de farkındalar. Ama yolculuk keyfinizi bozuyor. Buradan onlara uzanalım ve Boğaziçi örneğinde olduğu gibi bu hattın bakımını zamanında yapın diyelim.

Şehrin altından doğu, batı, kuzey ve güney kesimlerine ana arterler olarak ulaşma şansına sahipsiniz. Bu arterlerin birleştiği yerler tam dört katlı ve çok da sağlam görünüyor. Ancak bizde olan bazı kötü kokular orada da var. Ancak hiç de bilet kontrolcüsü yok. Cihazları yerleştirmişler, biletinizi işleme koyup geçip gidiyorsunuz. Suiistimal edenler yok mu? Çoook. Yakalanırsanız 70 Euro. Ancak her taraf iyice dikizleniyor. Bol kameralı…

Bazı ilginç tipler de yok değil hani. Bir keresinde orta yaşın üzerinde bir kadın, elinde bir köpek ve yine diğer elinde genç bir oğlan. Sevgilisi olmalı, hal ve davranışlarından anlaşılan. Ve kadının saçları tiksindirici türden tablo misali boyalı. Koku derseniz parfüm değil, mide boşaltıcı türden. Deli de değiller ha! Biz de benzer durumlar var mı? Var…

Türkiye ile Bire-bir karşılaştırma uygun mudur? Tabiî ki değil. Avusturya’nın toplam nüfusunun İstanbul kadar olduğu düşünülürse, bu açıkça ortaya çıkıyor. Bizi küçültüp onları yüceltirken bunlara da dikkat etmeliyiz.

Avrupa bizim çok ötemizde değil. Ancak bizim çok ötemizde bir sistemle çalışıyorlar. Bizler aslında inandıklarımızla, gerçek kültürümüzle ve değerlerimizle çok müstesna insanlarımız. Ancak yozlaşmaya dur diyebilmemiz şartıyla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder