Engellilere ve yaşadıkları sorunlara
farkındalık yaratabilmek, toplumu bilinçlendirmek amacıyla 10-16 Mayıs
Engelliler Haftası olarak ilan edilmiştir. Engelli bireylerin seslerini
yükseltebilecekleri, sorunlarının tartışılabileceği ve çözümlerin
önerilebileceği önemli bir fırsat olan bu haftada ne kadar çok bu konu
konuşulursa, o kadar çok farkında olunacağını düşünüyorum. 2002 nüfus sayımı verilerine göre ülkemiz nüfusunun % 12,29’unu (8,5
milyon kişi) engelliler oluşturmaktadır. Sorunlarla baş etmek durumunda kalan aile üyelerini de kattığımızda bu
sayı kaba bir hesapla 30 milyona ulaşmaktadır.
Toplumun her bir üyesini, kurumları ve
kuruluşları yakından ilgilendiren bir konu olmasına rağmen son birkaç yıla
kadar bu konuya duyarsız kalındığı görülmektedir. Son yıllarda farkındalık yaratma,
farklılıklara saygı, ayrımcılıkla mücadele gibi kavramların daha çok dile
getirilmeye başlandığını, kurum ve kuruluşların engelliler ile ilgili
uygulamalara daha çok yer verdiğini söyleyebiliriz.
Türkiye’de
engellilik alanı ile ilgili 2005 Özürlüler Yasası, 2006 engellilerin eğitim
hizmetlerini düzenleyen yönetmelik, 2012 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetlerini
düzenleyen yönetmelik ya da farklı yasal düzenlemeler içindeki engellilerin
sağlık, sosyal, çalışma vb. haklarını düzenleyen maddeler ile engellilerin
toplum yaşamına aktif katılımını sağlamanın hedeflendiğini görmekteyiz. Yine
Türkiye, BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ne
imza atan ülkelerden biridir.
Aslında yasal düzenlemeler yeterli
görünmekle birlikte uygulamalardaki aksaklıkların devam ettiği, engelli
bireylerin ve ailelerinin sorunlarının bir türlü aşılamadığı izlenimi
edinilmektedir. Örneğin, 2005 Özürlüler Yasası’nda, kamuya açık tüm
yerlerin ulaşılabilir hale getirilmesini zorunlu kılan madde gereği kurum ve
kuruluşlara verilen yedi yıllık süre 2012 Temmuz ayında bitmiştir.
Yanlış |
Buna rağmen
günümüzde hala engellilerin hareketliliği ve ulaşılabilirliğini sağlayacak
önlemlerin alınmadığını ya da alınan önlemlerin yapılan değişikliklerin
uzmanlar tarafından yapılmaması nedeniyle eksik/kusurlu yapıldığını görmekteyiz.
(Bkz. Örnek Resim)
Doğru |
Engellilerin
dile getirdikleri temel problemler eğitim, istihdam, sağlık, ulaşılabilirlik ve
sosyal yaşama daha fazla katılım başlıklarıyla ifade edilebilir.
Ancak
ülkemizde engellilerin en temel sorununun duyarsızlık olduğunu söylemek yanlış
olmaz. Bize yaklaşmadığı, dokunmadığı sürece diğerleri olmaya devam ediyor
engellilerimiz.
Oysaki herkesin en temel bilmesi gereken
şey; “onun
yerinde ben olsaydım” olmalıdır. Diğer adıyla empati olan bu duygunun
çocukluk döneminden itibaren çocuklara aktarılması gerekmektedir.
Çocuk parkına gelen bir otizmli çocuğun “garip” davranışlarına bakıp korkan ve
onu “deli” zannedip çocuğunu
uzaklaştıran bir annenin çocuğunun, bu empatiyi kurması oldukça güç
görünmektedir.
Çocuğunun pusetini yüksek kaldırıma
çıkaramadığı için yol kenarına park eden araçların arkasından (yolun
ortasından) geçmek zorunda kalan bir annenin, kaldırımları bu şekilde inşa
edenlere ve kaldırımın kenarına park eden araç sahiplerine karşı hissettiği
duygu ile tekerlekli sandalyesi ile sokağa çıkan bir bedensel engellinin
hissettikleri farklı değildir.
Birbirimizi anlamamız ve empati
kurabilmemiz için bizim de başımıza gelmesi gerekmiyor. Bir başka örnek sınıfta
çok konuşuyor diye kaynaştırma raporu olmasına rağmen, öğrencisini özel eğitim
sınıfına gönderen öğretmenlerin kendi çocuklarına böyle bir muamele yapılsa ne
hissedebileceğini düşünmesi gerekiyor.
Aslında temel çözüm “sağlam” olan kulaklarımızı ve “sağlam”
gözlerimizi engellilere ve sorunlarına doğru çevirmemizde yatıyor. Ailede
başlayacak ve sonra okul öncesi eğitimde devam edecek bir farkındalık eğitimi
ile bu temel sorunun çözülebileceğini ve bu sorunun çözümü ile diğer sorunların
daha kolay ve kesin bir şekilde çözüleceğini düşünüyorum.
Kampanyalar, bilgilendirme seminerleri, etkileşim, film,
tiyatro, gösteri, spor vb. etkinliklerle farkındalığı güçlendirmek gereklidir.
Bu açıdan bu haftanın son derece önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak
isterim. Özellikle basın yayın organlarının bu konuda duyarlılığının artması,
parasal kaygılar olmadan kamu hizmeti yaparak bu görevi yerine getirmesi son
derece önemlidir.
Bakış
açımızı değiştirelim, empati kuralım, bilinçli, duyarlı ve farkında olalım.
Çünkü onlar “öteki” değil, “bizden biri”.
Yrd.Doç.Dr. Nesrin SÖNMEZ
Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Özel Eğitim Bölümü Başkanı
Engelliler için neler yapılmalıdır? Düşüncesi olanlar yorum olarak paylaşabilirler...
YanıtlaSil